Eskişehir

Dünya’da kaç yiyecek bir toplumun hemen her kesiminden insan tarafından
tadılır ve o lezzeti tadan pek çok kişinin hayatının bir parçası haline gelir?
Kaç yiyecek o toplumun yetiştirdiği en büyük şairlerin şiirlerinde kendisine
yer bulabilmiştir? Kaç yiyecek memleketinizden ayrı kaldığınızda kendisini bu
kadar özletebilir? Başka hangi yiyecek reddedemeyeceğiniz kadar davetkar
çağırır sizi kendisine? Balkan ülkelerinde gjevrek ya da djevrek,Yunanistan’da
kuluri,Romanya’da ise covrigi,ismi ile bilinmesine rağmen tarihimize “Simid-i Halka”
veya bizlerin bildiği ad ile Simittir işte tüm bu sorulan soruların cevabı.Simit,Türk
yemek kültürünün ve folklorunun önemli bir parçası olması yanı sıra,yüzlerce
yıldır toplumsal ilişkilerimizi meydana getiren ortak duygularımızın ve
paylaşımlarımızın beslendiği simgesel bir olgudur.Büyük seyyah Evliya
Çelebi,17.yüzyıl Osmanlı dünyası için verdiği önemli ve detaylı
bilgileri,yüzyıllardır toplumsal hayatımızın önemli bir parçası olan ve kendi
tabiriyle “araba tekerleği kadar dediği bu ilk simitler içinde vermiştir.Yine
büyük ustanın, “Şehir 17 mahalledir.Haneleri bağlı bahçeli mamur ve
abadandır.Çarşısı 800 kadar dükkandan ibarettir.Havasının letafetinden
güzelleri çoktur.Ahalisi garipleri seven adamlardır...”satırları ile “Evsaf-ı
kal’a-i Eskişehir” başlığı altında özetlediği kentin,benim için hem simgesel hem
de Eskişehir’in efsanevi Kalabak suyu,pekmezi ve efsunlu bir taş fırınının ortaya
çıkarabileceği tahrik edici bu eşsiz Susamlı Kebabı başta Bereket Simit Fırını
ve daha niceleri,yüzyıllardır farklı isimlerlede olsa yaşamayı başarabilmiş bir
kültürü sizlere kanıtlamak istercesine senelerdir bu cezbedici kokuyu Eskişehir
sokaklarıyla paylaşıyorlar.
No comments :
Post a Comment